Zokalar şekilleri ve ağırlıkları açısından birçok çeşitlere ayrılırlar. Ancak yeni üretilen bazı malzemeler birçoğunu kullanılmaz hale getirmiştir. İlk zamanlar zokaları balıkçılar kendileri yaparken zamanla ucuz ve bol bulunmaya başladığı için bundan vazgeçilmiştir. Bunun için burada halen geçerli türlerden bahsedilecek ve yapma şekline hiç değinilmeyecektir.
Zokalarda taze çıkarılmış fleto ve sülük yemler, karides, midye, yengeç, mamun yem olarak kullanılır. Avlanacağınız zokanın parlak olması gerekir. Bu zokalı avcılığın önemli kısmıdır. Zokanızı parlatmak için üzeri çalı sırtı, cam parçası veya zımpara ile kazınır. Sonra Zokanın kurşun kısmı avuç içinde yün güderi veya parmak ile ovularak parlatılır. Zokalar ılık ve sıcak havalarda fazla derin olmayan, az akıntılı sularda, ayrıca çirura, kolyoz, uskumru, lüfer gibi göçmen balıkların bölgeye gelme zamanında kullanılır. Soğuk havalarda balık daha derine kaçacağından ve fazla akıntıda yem uçacağından pek kullanılmaz. Çok akıntılı sularda kullanılmasa da akıntılı suların üzerinde bulunan ada, kaya parçaları ve burunların kuytu kısımlarında oluşan durgun sularda, deniz dibi akıntılarının dipteki alçaklık ve yükseklik sebebi ile meydana gelen anafor ve kaynamaların bulunduğu yerlerde, iki akıntının çarpıştığı yerlerin durgun kısımlarında zokalı avcılık iyi netice verir.
A-ZOKA İLE KARAGÖZ – MELANUR AVI:
Yukarıda bahsedilen yerlerde karagöz, melanur, sokar gibi balıkların yakalanması mümkündür. Eğer bu bölgelerde av yapılacaksa tekne kesinlikle bu oluşumların içine demirlenmez. Hatta bölgeye yaklaşırken ve demir atarken ses çıkarılmaz. Tekne takımı bu oluşumların içine atılabilecek bir mesafeye demirlenmelidir. Takım buraya atılır dibe inene kadar beklenir ve tekrar çekilip atma işlevine devam edilir. Balık yakalanırsa yakalandığı derinlik takım üzerinde işaretlenerek bir daha ki sefere balık yakalanmazsa dahi o derinlikte dalgalanmaya bırakılır.
B- ZOKA İLE KARAGÖZ – MELANUR AVI::
Çipura avı birçok tip zoka ile yapılabilir. Suyun akıntısına ve derinliğine göre sarımsak, sülük, fındık zokalar da kullanılabilir. Diğer balıklar tarafından kolayca parçalanamadığı için yengeç yem tam olarak kullanılır. Tek zoka ile avlanıldığı gibi takıma hırsız zoka veya hırsız iğne takılarak ta kullanılabilir. Çekeri fazla olan 0.25 no misina beden veya kol olarak kullanılır. Zokalı avcılık derin sularda yapılmadığından sessiz olmaya ve görüntü vermemeye dikkat edilmelidir.
C- ZOKA İLE USKUMRU – KOLYOZ AVI:
Uskumru ve kolyoz mevsimlerinde çaparilerle avcılık daha doğru olur. Ancak peşlerinden gelen iri balıklar yüzünden yada göç zamanı yaklaştığı için balık dağılır ve ürkekleşir.bu bile zoka ile avlanmamız gerektiğini gösterir.
Bedende 0.25 no misina, zokada da sülük zoka tercih edilmelidir.beden ucuna 6 no fırdöndü bağlanır. Fırdöndüden sonra bir kulaç 0.25 no kol bağlanıp ucuna zoka bağlanır. Yem olarak dilimlenmiş sardalya fletosu takılır. Yemlenen takım denize atılıp 10 kulaç inmesi beklenir ve tekrar çekilip atılarak avlanmaya devam edilir.
D- ZOKA İLE LÜFER AVI:
Lüfer avı pişkova tipi zoka ile yapılır. Pirçolların kurşun kısmı kısa olduğu için lüfer tarafından kesilme ihtimali vardır. Pişkova ve ovala uzun bir sapa sahip olduğu ve daha ağır olduğu için tercih edilir. Beden kalınlığı 0.40 veya 0.50 no misinadan, kol 0.30 – 0.35 no misinadan yapılır. Zargana, kolyoz, istavrit veya sardalya fletosu düz durmasına dikkat edilerek diker gibi iğneye takılıp son birkaç santimetresi iğneden sarkıtılır. Takım donanımı çipuranın tek zokalı takımının aynısıdır.
ÇAPARİLER Çapariler çok iğneli takımlardır.tüylü ve yemli olarak yapılırlar. Ancak artık yemli çapariler sık dolaştığı ve yemleme zor olduğu için pek kullanılmamaktadır. Çaparilerde paraketeler gibi kullanıldığı balığa göre donatılır ve adlandırılır. Kolyoz çaparisi, istavrit çaparisi, palamut çaparisi gibi.
a) çaparinin kollarının hepsi aynı boyda olmalı.
b) Çapari iğneleri hep aynı cins olmalı.
c) Köstek ve kollar aynı çap misinadan olmalı.
d) İğneye takılan tüylerin boyutları aynı olmalı.
e) Tüy renkleri gündüz koyu renkli kullanılsa da hava karamaya başladığı zaman beyaz ve parlak renkli tüylerle yapılanlar kullanılmalı.
f) Eğer teknenin müsait değilse çaparinin toplam boyu (fırdöndüden kurşuna kadar) en fazla kolunuzu kaldırdığınızda el ucunuza kadar olmalı.
g) Çapari kurşununun ağırlığı yakalanmak istenen balığın iriliğine göre arttırılıp eksiltilir. Gerektiğinden hafif ağırlık kullanılırsa balık takımı istediği gibi savurabileceğinden takımın bir anda karışması büyük bir ihtimaldir. Fazla ağır kurşun kullanılması halinde balığın saldırıp kapma hızını veya bulunduğu derinliği hızla geçme olasılığı olduğundan buna da dikkat edilmesi gerekir.
h) Çaparilerde tüy kullanılacaksa su kuşlarının (martı, kaz gibi) tüylerinden yapılmalıdır. Bu tür hayvanların tüyleri yağlı olduğu için çabuk bozulmazlar. Bu hayvanların kanat altı ve kanadın gövde tarafında kalan tüyler en yağlı olanları olduğu için bunlar tercih edilir. Büyük olan kanat üstü tüylerinin telleri kalın ve sert olduğu için dalgalanma kabiliyeti az olur. Bu yüzden tercih edilmemelidir. Kullanılan tüyler ne çok sert nede çok yumuşak olmalıdır. Palamut veya torik çaparisi bu hayvanların koltuk altındaki kısa, pamuk gibi bol havlı tüyleri bütün olarak kullanılarak yapılır.
Çaparilerde tüyün haricinde parlak simli iplikler veya ipek beyaz iplikler kullanılabilir. Simli iplik ince çapari için yaklaşık 10 kat kadar katlandığı zaman ideal kalınlığa gelmiş olur. Beyaz ipek, sim, kırmızı ibrişim, fosforlu boncuk, fosforlu oje veya fosforlu boya kombinasyonları ile yapılan çaparilerden iyi netice alma olasılığımız çok yüksektir.
A- KOLYOZ – İSTAVRİT ÇAPARİSİ ( İNCE ÇAPARİ)
İnce çapariler kanat altı kalem tüylerinden yapılır. Hav tüyleri bu çaparilerde kullanılmaz. Avlandığımız saate göre çapariler koyu veya beyaz renkte olur demiştik. Her seferinde takım değiştirmemek için her iki renk tüyü de aynı iğnede, yarısı siyah yarısı beyaz olarak kullanabiliriz.
Koparılacak tüy telleri çakı ile 4 mm kadar ayrılıp dip kısımlarından tutarak koparılır. Tüy bıyu iğne boyundan yaklaşık 5-10 mm uzun olmalıdır. Önceden hazırlanmış 0.25 no misinadan iki ucuna iki sarımlı kolbaşı düğümü atılmış 8-10 cm boyunda kol, iğne üzerine, düğüm iğne dirseğinin hizasına gelecek şekilde yatırılır. Sıra misinayı iğneye bağlamaya gelmiştir. İğne, misine ve ibrişimin ucu, baş ve işaret parmakları ile tutulur. İbrişimin diğer ucu makas ile birlikte yere bırakılıp ayak ile makaraya basılarak gergin duruma getirilir. İlk ilmek A noktasından atılarak iğne palasına doğru sıkıca ( ipi koparmadan ) 6 ilmek atılır. Bağlanan iğne, misina, ibrişim elden bırakılmadan gerginlik bozulmadan koparıp hazırladığımız tüyler dip kısmı iğne palasına gelecek şekilde yatırılarak üçü birden aynı şekilde 8 ilmek atılarak bağlanır. Bağlama işlemi bittikten sonra bir elle iğne dirseğinden, bir elle C noktasından tutulup çekilerek tüyün ve düğümlerin iğne palasına iyice oturması sağlanır. Aynı zamanda misinayı bağladığımız düğüm tüyün altına doğru girmiş tüyün ucunu biraz havaya kaldırmış olacaktır. Sonra makasla iğne palasından taşan tüy ve ibrişim kesilerek düzgün hale getirilir. Ardından kırmızı renkli, bulabiliyorsak fosforlu oje ile düğümler dikkatlice boyanır. Bu boyama renk verdiği gibi aynı zamanda düğümlerin de çözülmemesini ve tüylerin çıkmamasını sağlayacaktır.
Bu şekilde 8-10 adet kol hazırlanır. Sıra takımı donatmaya gelmiştir. 0.25 no beden ucuna çift katlı üç sarımlı kasa gözü düğümü atıp kasa gözünden bir yere takılır. Düğümden 35 cm kadar ileriye bir düğüm atılır, ancak sıkıştırmayıp içinden hazırlanan kol geçirildikten sonra hafifçe sıkıştırılır. Bu sıkıştırma içinden geçen kolun kayacağı kadar tatlı sıkı olmalıdır. Sonra iğneden tutulan kol yavaşça çekilerek kol başı düğümünün beden üzerine atılan düğüme oturması sağlanır ve beden çekilerek düğümün kolu iyice sıkması sağlanır. Daha sonra kol düğümünün üst tarafından yani kasagözü düğümüne doğru bedene sarılarak bir düğüm atılıp iyice sıkıştırılır. Bu ikinci düğüm kolun bedene iyice bağlanmasını sağlayacaktır. Diğer kollarda kol boyu ne kadarsa ondan 2 cm fazlası kadar aralıkla bu şekilde bedene bağlanır. Son kolun bağlantı noktasından 35 cm kadar sonra yine çift katlı üç sarımlı kasa gözü düğümü atılıp misina kesilir. Bu düğümün göz genişliği içinden kurşun geçecek genişlikte olmasına dikkat edilmelidir. Bu göze kurşun, ilk attığımız kasa gözü düğümüne de ana bedenden gelen klipsli fırdöndü takılarak takım tamamlanır.
Takımda kullanılan iğneler 1799 veya 1251C kalite 6-3 numaralar arası bölge balığın boylarına göre seçilir. Kıraça denen küçük istavritlerde iğneleri 9 no ya kadar küçültülebilir.
Karadan atıp çekme ile kullanılacak çaparilerin boyları kullanılan kamışın boyunu kesinlikle geçmemelidir. Aksi taktirde kullanmamız oldukça zorlaşır.
Denizde kullanılan çaparilerin boyları kullanıcının ustalığına göre değişebilir. Eğer teknede kamış ile avlanmıyorsak teknemiz ıskarmoz yerine veya başka özel yaptıracağınız bir yere ayakla kolumuzun rahatlıkla uzanabileceği bir yükseklikte çubuk dikilirse takım balıkla dolduğu zaman ilk iğneden buraya asılıp takım üzerindeki kalıkları takım dolaşmadan kolayca ayıklamış olursunuz.
B-İNCE ÇAPARİNİN KULLANILMASI:
Çaparinin şekil olarak yumurtadan yeni çıkmış balık sürüsüne benzemesi ve bunların yaptığı hareketlere benzeyecek şekilde hareket ettirilmesi gerekir. Balığın geçiş yaptığı ve dolaştığı alanlar belirlenip tekne akışa bırakılarak avlanılır. İlk olarak balığın bulunduğu derinliği bulmanız gerekir. Bunun için takımı birkaç kulaçta bir, bir kol boyu aşağı yukarı hareket ettirerek dibe kadar indirilir ve tekrar aynı şekilde yukarı çekilerek balık aranır. Balık takıma sardığı zaman hemen yukarı çekilmez; takımın gerginliği bozulmadan yavaşça yarım kol kadar aşağı yukarı hareket ettirerek iğnelerin tamamının dolması sağlanır. Burada ustalık isteyen bu doldurma hareketidir. Eğer takım gereğinden fazla serbest bırakılacak olursa yakalanmış olan balıkların savrulması sonucu takım bir anda dolaşıverir. Takımı dibe doğru salarken de buna dikkat etmemiz gerekir. Takıma balığın vurduğunu hissettiğimiz anda takımın akışını durdurup gergin duruma getirmeliyiz. Aksi halde dibe kadar inip duran takımdaki balıklar aynı şekilde bir anda takımı dolaştırıverir. Bu da bize hem takımımızı kaybettirir hem de zaman kaybı sırasında balığın bulunduğu sulardan çıkmamıza sebep olur. Belirli bir avlanma süresi sonunda artık balık takıma vurmuyorsa bu bize balığın bulunduğu sulardan çıktığımızı gösterir. Bu durumda tekne çalıştırılıp balığın vurmaya başladığı yere gelinir ve tekrar akışa bırakılarak avlanmaya devam edilir.
Balıkla dolan takımın tamamı tekne içine alınmaz. Alınırsa dolaşma olasılığı doğar. Buna sebebiyet vermemiz için takım son iğne teknenin içine girene kadar çekilir, kurşun küpeşteden dışarıda kalacak şekilde gergince tutulup fırdöndüye yakın ilk iğnedeki balık çıkarılıp ters taraftaki küpeşteye saplanır. Böylece takım çamaşır ipi gibi asılmış olur. Sonra kuşuna en yakın iğnedeki balıktan başlanıp takım üzerindeki balıklar ayıklanarak geri salınır. Eğer dikili bir çubuğumuz varsa iğne buraya saplanıp ayıklanması çok daha kolay olacaktır.
Balığın yeri bilinmiyorsa takım tekne arkasından çeker gibi çekilerek ve arada bir durup kurşunun dibe kadar değmesi beklenerek bölge gezilir. Bu şekilde hem yüzey hem de denizin her derinliği taranmış olur. Balığın vurmaya başladığı yerde tekne durdurulup akışa bırakılarak avlanılmaya devam edilir.