Hedefi vuranlar, hedefe vurulanlar

0
669
blank

merdivensv4

Yalnızca hedeflerinin esiri olmayanlar hedefi vurabilirler.

HEPİMİZ, hayatımızın bir döneminde, gelecekle ilgili ‘ne yapmak istiyorum?’ sorusunu kendimize sorarız. Cevaplarımız hayatımızın akmasını istediğimiz yönünü işaretler. İnsanın bir hedef seçmesinde ve ona ulaşmak için çalışmasında kötü bir yan yoktur. Önemli olan onun karşısındaki tavır ve konumdur ki, bu da insanın hayata verdiği anlamdan bağımsız değildir. Hayatı kendilerine verilmiş bir emanet olarak gören insanların seçtikleri hedefe ulaşma çabaları, er ya da geç maksadını bulan bir çaba olacaktır. Çünkü, yalnızca hedeflerinin esiri olmayanlar hedefi vurabilirler.

Bir de hedefe vurulanlardan söz etmek gerekiyor. Bugün, “Hedefime ulaşmak için çok çalıştım ve sonunda başardım” sözü, bilincini hakim sosyo-ekonomik ve kültürel yapının biçimlendirdiği bireylerin kendileri için kurguladıkları özel bir filmin mutlu son sahnesini tamamlıyor. Başarılı ve zengindirler, dünya tüm vaatkârlığıyla önlerinde açılıyordur, zirvededirler, stadyumlardan, konser salonlarından, sahnelerden kendileri için alkışlar yükselmektedir, ‘first class’ bir yaşantının canlı renkleri gözbebeklerine yansıyordur. Bu fantazi sahneleri, ünlü psikanalist Lacan’ın ifadesiyle, ‘gerçeğin geri döneceği’ travmatik âna kadar bireyi motive etmeyi sürdürecektir. ‘Hedefine kilitlenmiş olma’nın çağrıştırdığı o tehditkâr anlam, ‘imha’; hedefine varmak için incelikli planlar kuran, tuzaklar hazırlayan, stratejiler geliştiren kişinin kendi hayatı için biçtiği rolle sonunda örtüşecektir.

Kendimize neyin peşinde olduğumuzu sormanın zamanı gelmedi mi? Neyin peşinde olursak olalım, neyi hedeflersek hedefleyelim, bizden talep ettiği şey aynıdır: hayatlarımız. Uğrunda nice hayatlar harcanmış hedefler, aynı açgözlülükle bizden de hayatlarımızı talep ediyorlar. Başarı, servet, kariyer, şöhret … İnsanlar ölüyor, ama hedefler kalıyor.

Yalnızca hedefleri için yaşayan insanlar oduğumuzda, bizi hedefimizden uzaklaştıracağını, ona ulaşmamızı engelleyeceğini düşündüğümüz herkese ve herşeye düşmanca bakarız. Dostluklarımız hedef dostlukları olur. Menfaat üzerine işleyen ilişkiler kurarız. Ferâgat, bağışlama, cömertlik, yardımlaşma gibi, yaşamayı mümkün kılan her iyi haslet zıtlarıyla yer değiştirir. Bu kötülük, istilacı özelliğiyle toplumun tüm dokularına yayılır ve bütününü çürütür.

Mesele, hedefin büyüklüğü-küçüklüğü ile çok da ilgili değildir aslında. Belirleyici olan, bizim hedefimize yüklediğimiz anlam ve o hedefe yürürken insanî ve imanî değerleri çiğneyebilmeyi rahatlıkla göze alışımızdır.

Hedefi vuralım derken, hedefe vurulmaktan sakınmamızda fayda var.

Sedat Turan

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.