T.D.F Genel Başkan Yard. Mustafa CAN Ağasar Dergisine Konuk Olarak Trabzon Sorunlarını Gündeme Getirdi

1
187
blank

100_1856ŞAL-FED Şalpazarı Dernekler Federasyonunun çıkarmış olduğu aylık kültür araştırma dergisinin Haziran 2009 sayısında Genel Başkan Yardımcımız Mustafa Can’ın Trabzon sorunlarını masaya yatıran röportajı yayınlandı

Hiçbir hazır haber içermeyen kültürel konuları ele alan bu güzel dergiyi hazırlayarak halkımızın yararına sunan başta ŞAL-FED Başkanı ve Yöneticilerine emeği geçen herkese teşekkür ederiz.

Haber:T.D.F Ajans Hüseyin Ayaz

 TRABZON UN ÜÇ ÖNEMLİ PROBLEMLERİ YAPILMASI GEREKENLER

Mustafa Can; Trabzon Çaykara doğumlu. İnşaat mühendisi. İstanbul’da müteahhitlik işleriyle uğraşıyor. Trabzon Dernekler Federasyonu yönetim kurulu üyesi. Federasyon olgusunun Türkiye’ye nasıl girdiğini, Trabzon Dernekler Federasyonu’nda neden görev aldığını ayrıntılı bir şekilde dergimize anlattı. 

“Zamanında federasyon ismini duyunca büyük tepki göstermiştim. Çünkü federasyonlar Türkiye’nin gündemine Avrupa Birliği müktesebatıyla geldi. Bu müktesebat vasıtasıyla, az gelişmiş ülkelerde Meclis’i ve devletin bazı kurumlarını devre dışı bırakabilmek adına sivil toplum örgütleriyle irtibat kurarlar. Bu irtibatlarla da kamuoyu oluştururlar. Dolayısıyla TDF (Trabzon Dernekler Federasyonu) de bu müktesebat sonucu oluşmuş bir yapıdır. Federasyonların çoğu hâlâ ilgi alanlarının ne olduğunu bilmez. Ben de bu boşluğu görünce bu konuda bir katkı sağlayabilir miyiz diye düşündüm. Yani en azından müktesebat emretmeden, müktesebatın önüne geçebilmek ve bu imkanı bölgenin lehine çevirebilmek adına bir şeyler yapabilir miyiz? Siyasetle uğraştığım dönemlerde, bazı şeyleri siyasetin çözemediğini görmüştüm. Bunları da ancak sivil toplum örgütleri kamuoyu oluşturarak yapabilir kanaatine vardım. 

Trabzon’un üç önemli problemi vardır. 1. Kadastral tapulama çalışmaları. Karadenizlinin arazileri devlet tarafından gasp edilmektedir. Babadan, dededen kalma yerleri elinden alınmaktadır. 2. Yaylalar zenginler tarafından gasp edilmektedir. Yaylalar ortak kullanım alanlarıdır, kimsenin malı değildir. 3. Kültürümüz gasp edilmektedir. Karadeniz kültürü, sanatçı oldukları iddiasıyla ortaya çıkan bazı şahıslar tarafından üç kuruş para kazanmak için katledilmektedir.  

Bu üç konuda federasyon mücadele edebilir diye düşündüm. Federasyon’da görev alırken benim derdim buydu. Biz insanımızı bu konularda ne kadar yönlendirebiliriz? Bu yönlendirmeden ne kadar sonuç alabiliriz? Burada maddi kaynak ya da yatırıma ihtiyacımız yok. İnsanların gönlüne girebilmek ve onları harekete geçirebilmeye ihtiyacımız vardır. Federasyon’un bulunduğu konumu doğrulayabilmek adına bunu yapabilir. Yani federasyonun esas görevi belediye başkan adaylarını ya da başka herhangi bir siyasetçiyi ziyaret değildir. Federasyon’un görevi, kültür ve yardımlaşma derneklerinin üst kurumu olan bir yapı olmalıdır.  

1. Konu kadastral tapulama çalışmaları. İstanbul’daki hemşehrilerimizin çoğu gecekondu mahiyetindeki evlerde oturmaktadırlar. Bir kısmının tapusu dahi yoktur. Bu insanlar buralara devlet memleketlerinde kendilerine yardım etmediği için geldiler. Onlar devletlerine bağlı insanlardı, isyan etmediler. “Madem devlet burada bize el atamıyor, biz de kendi başımızın çaresine bakalım, başka bir coğrafyaya gidelim, devlete yük olmama adına mücadele edelim.” Dediler ve buralara geldiler. Sonra memleketlerindeki yerleri de gasp edildi. Burada da gecekondu pozisyonundaki konutlarda yaşıyorlar. Bu durumda federasyon ne yapabilir? Oradaki gaspın karşılığı olarak hiç olmazsa buradaki gecekonduları meşrulaştırabilir mi? Yapamazsa mücadele vermek gerekiyor. Büyük bir hinlik yapıyorlar ve orman kadastrosu ile normal kadastroyu birlikte yürütüyorlar. İtiraz hakkınız kalmıyor. Asıl olması gereken, önce orman kadastrosunun geçmesi, daha sonra normal kadastro gelmesidir. Ki arada itirazlar olursa mahkemeler sonuçlanabilsin. Federasyon bu konu üzerinde durmalıdır, durabilir. Federasyon sivil toplum örgütüdür, vatandaşın hamisidir, derdini anlatamayanlara tercüman olmalıdır. Sağlıklı ve verimli çalışan komisyonlar kurmalıdır.  

2. konu yaylalar. Ahırsız villalar hayvanların yollarını kestiler. Bu bir cinayettir. Halbuki yaylalar ortak kullanım alanlarıdır. Kimsenin özel mülkiyeti değildir. Muhtarlar rüşvet alıyor, muhtarlar kanalıyla üç beş kuruş para veren yaylada ev yapıyor. Yaylada ahırsız ev olmaz, çünkü devlet yaylaları vatandaşa yaylacılık geleneğinin devam edeceği esası gereğince vermiştir.  

Röportaj: Günebakiş Gazetesi İstanbul Temsilcisi Bülent ŞİRİN

blank

blankblank

1 Yorum

  1. Yaylalar yemyesil,türlü ciceklerle kelebeklerin ucuslugu cayirlara cana cankatan soguk sulara camlarla donanmis ormanlara sahiptir.
    Ormanlarda otlaklada kus sesleri can sesleri koyun kuzu meleyisleri insani gercekten etkiler.günün her saati yayla bir baska tarif edilmez güzelliktedir.
    Ilkbaharda karlar erimeye baslayinca erkekeler yaylayagidip evlerini kontrol ederler kirilan yerlerini tamir ederler,cayirlarin capalarini düzeltirler,ineklerin canlari elden gecirilir puruncalari dikilip boyatilir.
    Göc günü köylülerce ortklasa belirlenir cünkü yaylanin taze otlari birlikte otlatilacaktir.Göc sirasinda kemence esliginde horon tepilir türkü soylenir
    Yaylaya gidecegim
    Yollara kona kona
    gelir bulursun beni
    Evimi sora sora
    Yayla ormani otlagi ve yerlesim alani icine alan bir bütündür.Yayla hayati belli isleri yapmayi gerektirir.Kadinlar ev islerini hayvanlara ot temini ve inekelrin bakimi.Erkekler kislik odun ve orman isleri.Cocuklar otlayan inekleri beklerler.
    Bu bir beraberlik bir kültürdür.
    Yaylarimiza sahip cikalim,KÜLTÜRÜMÜZE sahip cikalim.
    Kültür her toplumun kendi özel davranislarinin ve yaraticiligin eseri oldugu icin milli bir kisilik yapisina sahiptir.Orijinallik kültürün kendi kaynaklarindan beslenmesi ve özüne sadik kalmasi ile saglanabilir.
    Calismalariniza basarilar dillerim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.