Gençlik Kolları Reşat Akçay Söyleşisi

0
214
blank
dsc06338-small
Reşat AKÇAY

Reşat AKÇAY, 1944 yılında Trabzon, Akçaabat, Akören köyünde doğdu. İlkokulu köyde okudu. Trabzon Sanat Enstitüsünü bitirdi. 2 yıl Maçka’da ilkokul öğretmenliği yaptıktan ve askerliğini tamamladıktan sonra Yıldız Mimarlık Mühendislik  Akademisi İnşaat Mühendisliği bölümüne devam etti.
Bu okulda okurken İstanbul Belediyesinin açtığı zabıta sınavlarına girdi ve 1967 yılında Belediyede Zabıta olarak çalışmaya başladı. Köprü, Sarıyer ve Şişli’de zabıta olarak görev yaptı.
Okul bitince inşaat mühendisi olarak 1972′de imar bölümünde işe başladı. Proje tasdiki ve iskân işlerinde görev aldı. 1977′de İstanbul Belediyesi’nin Bakırköy Şube Müdürlüğü Teknik Birim Amiri oldu. 1978′in sonunda İstanbul Belediyesi Atölye ve Garajlar Müdürü (Şimdiki İSBAK) olarak görev aldı.1981′e kadar bu birimde çalıştı ve 1980 İhtilalı ile gelen yönetimin tasarrufuyla İmar’da Raportör olarak işe başladı. Bu birimde İstanbul Durum Şefi, İmar Müdür Muavini ve Müdür olarak çalıştı.
1984′de ilçe belediyelerinin kurulmasıyla Fatih ilçe Belediyesinde Kurucu Başkan Yardımcısı olarak görev aldı.1994′e kadar Fatih Belediyesinde Başkan Yardımcılığı ve Encümen Başkanlığı yaptı.
1994′de Belediyeden ayrılmaya ve özel sektöre geçmeye karar verdi. Aynı yıl yapılan mahalli genel seçimlerde sosyal demokrat düşünceye daha yakın olmasına rağmen Bedrettin DALAN’ın isteği üzerine DYP’den Fatih Belediye Başkanlığına aday oldu.
Seçimlerden sonra Bahçelievler Belediyesinde Teknik Başkan Yardımcısı olarak görev aldı.
2004 yılında yapılan yerel seçimlerden sonra Bahçelievler Belediye Başkanlığından ayrılıp, Gürpınar Belediye Başkan yardımcılığına başladı ve hâlihazırda Gürpınar Belediyesinde Başkan Yardımcılığına devam etmektedir. 1 Aralık 2008 itibariyle yaş haddinden emekli oldu, Fatih de bulunduğu dönemde eski eser ve anıtlar yüksek kurulu üyeliği yaptı 13 sene İstanbul kültür üniversitesinde öğretim görevlisi görevinde bulundu.

– Belediye başkanı olmayı düşünmüyor musunuz?

Siyaset farklı bir olaydır.. Siyaset hizmet için yapılır..Fakat son zamanlarda siyaset para kazanmanın yolu olarak algılanıyor. Bizim belediye başkanlığına aday olmak için o kadar paramız yok.

Politik bir tutumumuz yok, bürokratlık yaptık. Devlet memuru olarak hizmet verdik. İstanbul’da genellikle sağ partiler belediyelerde etkin oldu. Sol partiler büyükşehirde pek başarılı olamadılar. Ben İstanbul’da 3 tane belediye başkanını başarılı bulurum. Bunlardan biri; rahmetli Haşim İşcan, diğeri Aytekin Kotil ve diğeri de Bedrettin Dalan’dır.

En idealistleri Haşim İşcan ve Nurettin Sözen. Belediye başkanının ekibi iyi olursa başarılı olur aksi halde başarılı olamaz. Ben sağ parti sol parti ayrımıyla belediyecilik yapmam.

-Belediyenin birçok kanadı var. Bir belediye başkanı imar işleri şehircilik adına Mimar mı olmalı, mühendislik hizmetleri var Mühendis mi olmalı, sağlık hizmetleri var

Doktor mu olmalı? vs. Öyle bir formasyon almış ki. Bu durumda ne yapacak ekibini iyi eğitim almış insanlardan oluşturmalı. Bunu yapmayan belediye başkanları başarısız olur.

Bu işi bilen bi ekip kurmalı ve başkan sadece yönetici olmalı. Ancak bizde başkanlar emir kulu olan kişileri çevresinde görmeyi tercih ediyor.

-Demokraside kuvvetler ayrımı vardır. İlki yasama, ikincisi yürütme organıdır, üçüncüsü yargı organıdır. Bunlar birbirine karışırsa o demokrasi Demokrasi olamaz. Bizde bu sistem oturmamıştır.

-Üniversitede hocalık yapıyorum ve başarılı olan hocalarda piyasada pratik yapan hocalardır.

-Siyasilerin halkı eğitmesi gerekir. Halkı bilinçlendirmelidir. Belediyeler hükümetlerin iktidarın günah keçisidir. Biz yasayı da anayasayı da unutup prensip kararlarıyla ülkeyi yönetmeye çalışıyoruz.

-Belediyelerin 2 tane anayasası vardır. Belediyenin anayasası imar planıdır. Gerisinde de sağlık, çevre vs. gibi alanlarla ilgili bölümleri vardır.

İmar planına gelmeden kanun diyor ki “önce bölge planını yapın” .Bölge planı; imar planı şeklinde algılanmamalıdır. Gençlere tavsiyem iki şeyi planlayın bir paranızı iki zamanınızı!

Türkiye’nin planlamasın da öncelik bölge planlamasıdır.

Türkiye’nin ekonomisi Marmara bölgesi olduğu için depremden sonra kıyamet koptu. Yapılması gereken İstanbul’u planlamaktır. Bunu şöyle yapmalıyız;

Büyük şehirlere göç nerden kaynaklanıyor. bunu tespit edip o bölgede insanları kalkındırabilmek için kaynaklar incelenmeli ve işletilmelidir.

Aksi halde insanlar hareketin olduğu yöne doğru göçe yönelecektir.

– Sık bir görev değişikliği yaşadınız. Bu görev değişikliği süresince zamanınızı nasıl planladınız?

Kişi görev ve sorumluluğunu bilmelidir. Her şeye etkin zaman ayırmalıdır.

Benim görevim başkan yardımcısı olarak personeli yönlendirmek ve tasarlamayı yapmak. Diyelim bir kültür evi yapıyorsunuz;

Bunu yaparken o yörede yaşayan insanın bunu nasıl kullanacağını, proje için gerekli parayı ve projede çalıştıracağınız işi bilen kişiyi bulmanız gerekir.

-Çalışma hayatınız boyunca nasıl bir çalışma arkadaşı oldunuz?

Ben birlikte çalıştığım arkadaşlarıma hep öğretici oldum. Benden bir şey öğrenenler büyük adam oldu önemli yerlere geldi. Ben bilgilerimi eve taşıyan biri değilim.

O Yüzden bugün buradayım. Ben gençlerin bir şeyler öğrenmek için beni çağırdığını duyunca tüylerim diken diken oldu. Bize düşen görev budur sizlere öğretmek,

Size düşen görevde öğrenmeyi istemektir. Bana düşen görev isterseniz eğer size öğretmek ama istemezseniz bir şey olmaz. Ben hiçbir zaman aynı siyasi görüşe sahip olduğum bir belediye başkanı ile çalışmadım. Ama hep tercih edildim. Eğer kişi işi biliyorsa kimse bindiği dalı kesmez. Ama yanında seninle aynı vasıfta bir adam var ise

O başka. Beni Manisa’dan, Erzurum’dan, Trabzon’dan bilgi almak isteyen adam arar, bende gönder adamını anlatayım derim gönderir anlatırım.

-Fikirleriniz ve iş anlayışınız uyuşmadığında tavrınız nasıl olur?

Sakin olmaya çalışıyorum.

-Hayır demeyi seviyor musunuz? Ve hayır demeyi öğretiyor musunuz?

Hayır demeyi hiç sevmem. Reşat Akçay’ın bir özelliği var; çalıştığım belediyeden, vatandaşlardan sorun. Reşat Akçay hayır demez. Hayır demek kolay gibi gözükür ancak çok zordur. Bir müracaat olduğunda önce ufacık bile yasal olarak verilebilirliği varsa istediğinin uğraşılsın verilsin derim. Ama hukuken verilebilecek durum yok ise o zaman hayır olmaz deyin. Eğer kişiye hemen hayır dersek o adam hatır kullanır, siyaset kullanır, rüşvet kullanır. O zaman senin kişiliğin ne olacak.

Reşat Akçay’ın hayır dediği bir şeye kimse itiraz etmiyor. O hayır demişse bir sebebi vardır deniliyor. Çünkü ben hayır demem.

– Meslek hayatınızda keşke dediğiniz bir şey var mı?

Yok

-Sözün bittiği yerde en güzel şey susmaktır. O noktaya kadar kişiyi ikna etmeye çalışacaksın. O noktadan sonra susacaksın. Aksi halde kavga ortamı oluşur.

Örneğin sokakta yürürken iki insan kavga ediyor. Biz hangisinin haklı ya da haksız olduğunu anlayabilir miyiz? Biri %100 haklı diğeri %100 haksız. Bu durumda orda ikisi de haksız. Orada ikna etmeye çalışırsın baktın olmadı arkanı döner gidersin. Bir sakinleşmesi gerekir ortalığın.

-İstanbul’da hemşerileriyle bazı durumlarda istek oluştuğunda en çok ortada kalan sizsiniz sanırım başkanım? Çünkü hemşerilerinizin geneli inşaatçı bu durumda nasıl davranıyorsunuz?

İkna etmeye çalışırım. Vücut dili çok önemlidir. Sen kişiye lakayt, yukardan bakar bir ifade kullanırsan seni dinlemiyor kişi.

– Ne olur bir kat daha fazla yapsam zihniyeti olmaz. Bir şehri yaparken planlarken orda kaç tane insan oturacağını planlamamız lazım.

– Türkiye genelinde kentsel dönüşüm projeleri yapılıyor? Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?

Kentsel tasarımın öncelikle yapılmalısı gerekir.

Ve İstanbul da bir sürü bu şekilde bütünsellik ifade etmeyen yapılar yapılıyor.Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Sistemden gelen hatadır bu.

– İstanbul 1972 yıllarına göre 2. derecede deprem bölgesi. 1979 yılındaki deprem haritasına göre deprem yönetmeliği çıkmıştır.

1996 senesinde tekrar deprem haritaları yapıldı. Bu anlamda ciddi çalışmaları olan hocalarımız var.

Her ne kadar İstanbul 2. derece deprem bölgesi ise de yapılar 1.dereceye göre yapılmalıdır demiştir hocalarımız.

– Büyükşehir belediyesi dedi ki İstanbul’u planlayacağız. Yaklaşık 3000 akademisyenle çalışmaya başladı.

Ben dedim ki başkana , “Siz İstanbul u planlıyorsunuz önce Marmara bölgesini planlamalısınız” yoksa bu planlama olmaz.

-İstanbul un nüfusunu hedefliyorsunuz ve buna göre planları yapıyorsunuz. TOKİ Büyükşehirden bağımsız. Büyükşehire planını veriyor ve uygunsa kabul ediliyor. Sonra TOKİ diyor ki ben bu yere belediyenin dediği 5 katlı binayı değil plana uymayarak 10 katlı bina yapacağım. O zaman ne oluyor kendi planına da uymuyor.

-Sivil toplum kuruluşları ile ilgili biri olarak sivil toplum kuruluşlarındaki gençlere önerileriniz nelerdir?

-İyi yetişin, bilgi sahibi olun, kimsenin kölesi olmayın kimsenin yolundan gitmeyin. Sorgulayın, toplumu insanları sorgulayın. Sorgulamadan doğruyu bulamazsınız. Tek başına kalındığında dışlanırsınız hep birlikte sorgulamayı halka yayın.

– Tecrübelerinizi Trabzon’a aktarmak konusunda ne düşünüyorsunuz? Biz gençler olarak neler yapabiliriz?

Sen istersen profesör ol bizim milletin yanında falancanın kızı ya da oğlusundur. Çünkü oranın insanısındır. Ama eğer profesör dışarıdan gelen biriyse o değerlidir, profesördür. Bizim millet kendi insanına pek değer vermez. Ama isterlerse her zaman yardımcı olurum.

Bir Trabzon sevdalısıyım Trabzonspor hastasıyım böyle bir geçmişe sahip Türkiye’de demokrasinin yanlış uygulanmasına değindi. Siyasi parti mensubu olarak değil de resmi bürokrat olarak başkan yardımcılığı yapan Akçay, İstanbul’da 3 belediye başkanını çok başarılı ve iyi niyetli buluyor.

Rahmetli Haşim İşcan, Rizeli Aytekin Kotil, Biri de Bedrettin DALAN. Ancak Pozisyonlarına baktığınız zaman en idealist kimdi derseniz iki tanesini sayarım Haşim İŞCAN Nurettin SÖZEN. Nurettin Sözen’in yanına gelen kadro o kadar ayak takımıydı ki, o kadar şehircilikten insanlıktan bir haberdi ki hiçbir şey yapamadan gitti.

Dolayısıyla Siyasette Belediye başkanı olursun da, eğer iyi bir ekiple belediye başkanı olursan, hangi siyasi görüşte olursa olsun ekibini iyi seçmediği takdirde, o şehre ihanet eder, mensubu olduğu partiye ihanet eder, mensup olduğu görüşe de ihanet eder
Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) “İş ehline verilmediğinde kıyameti bekle.” (Buhari, Rikak, 35) sözünü de hatırlatmak gerek

Bugün belediyelerin duayeni durumuna geldiğimiz için, ben sağ parti sol parti düşüncesiyle belediyecilik yapmam.

Belediyenin hizmetleri bellidir, hem kanunla hem vicdanen verilmiş 64 tane görevi vardır.

Mimarlık ve şehirciliği ilgilendiren bölümü fen işleri imar planı bir belediye başkanı mimar mı olmalı.

Mühendislik hizmetleri için mühendis mi olmalı. Sağlıkla ilgili hizmetler için doktor mu olmalı

Çevreyle korumayla ilgili hizmetleri çevreci mi olmalı. Planlamayla ilgili hizmetleri var şehir planlayıcısı mı olmalı. Böyle bir formasyonu almış insan düşünemezsiniz, insanın en fazla bir tane iki tane formasyonu olur.   O zaman ne yapacaksınız? bu formasyonu almış bu eğitimi almış insanlarla ekibini oluşturursa başarılı olur. Biz bunu yapmıyoruz, bunu yapmayan belediye başkanları da başarısız oluyor, ne olursa o kente oluyor.

Dolayısıyla seçildiğin zaman yanına güzel bir ekip, işi bilen idealist bir ekip çalıştırırsan senden sadece yönetici olur, ama bizim belediye başkanları öyle yapmıyor, her şeye ben bakayım diyor, yanına da hükmedemeyeceği insanı değil de, emir kulu yapacağı insanı seçiyor.

Bizim demokrasimize baktığınız zaman kuvvetler ayrımı var TBMM yasama, Yürütme Hükümet, Belediye başkanı belediye meclis üyesi belediye encümeni memurlar asker polis vs yürütmenin içinde, 3. Yardı savcı hâkim avukat, bunlar birbirine karışırsa O demokrasi dünyanın en kötü idare şekline gelir. Ben mademki seçildim yargıdan bana ne anlayışı veya ben madem Yargıcım başbakanı indiririm anlayışı gibi bu demokrasiyi hazmetmemiş bir ülkenin mensuplarıyız onun için bu hale geldik.

Sistemi insanlar oluşturur,

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.